Mikâil:
Kur'an-i Kerîm'de bir yerde "Mikâil" olarak zikredilmektedir. (el-Bakara 2/98)
Mikâil'in görevi: yagmurun yagdirilmasi, rüzgârin estirilmesi ve mevsimlerin tanzimi gibi tabiat olaylarini Allah'in emri ve izni ile vukua getirmektir.
Bu dört melegin disinda, her insanin yaninda bulunan ve daima onun küçük, büyük, gizli ve asikâr yaptigi bütün isleri yazan melekler vardir ki, bunlara "Kirâmen kâtibîn"* denir. Ayrica öldükten sonra kabirde sual sormakla vazifeli "Münker* ve Nekir"* melekleri de vardir.
Meleklere inanmak, müslümanlginn iman ve itikat esaslarindandir. Inanmayan, müslüman olamaz; inkâr eden de dinden çikar. Zira, Kur'an-ý Kerîm'de meleklerin varligindan bahsedilmekte, bir kisminin ise bizzat isimleri geçmektedir.
Yüce Allah söyle buyuruyor: "Her kim Allah'a ve meleklerine ve peygamberlerine ve Cibrîl'e ve Mikâil'e düsman olursa Allah da kâfirlere düsmandir" (el-Bakara 2/98). Ayrica Kur'an'da Fâtir suresinin bir diger adi da "Melâike suresi"dir.
Melekler, bilfiil vardir. Onlari görememis olmamiz onlarin yoklugu yolunda bir delil teskil etmez.
Onlarin bizim tarafimizdan görülmemesi, farkli bir sekilde yaratilmis bulunmalarindan, vücudlarinin rûhânî ve nûrâni olmalarindandir. Bizim gözümüz ise onlari görebilecek sekilde yaratilmamistir. Nitekim kendi aklimizi ve ruhumuzu da göremiyoruz, fakat onlarin varligina inaniyoruz.