|
|
| HASTALIKLARIN BULAŞMA YOLLARI | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Derdest Admin
Mesaj Sayısı : 382 Yaş : 35 Nerden : ankara Kayıt tarihi : 01/02/09
| Konu: HASTALIKLARIN BULAŞMA YOLLARI Ptsi Mart 16, 2009 2:28 am | |
| HASTALIKLARIN BULAŞMA YOLLARITANIMLARBulaşıcı: Bulaşabilme yeteneği olan.Bulaşıcı hastalık: Bir canlıdan diğerine bulaşabilen hastalıklar.Mikroorganizma: Doğal olarak her yerde bulunabilen, tek hücreli, karmaşık enzim yapısı olan; virüs, bakteri, parazit, mantar olarak adlandırılan mini canlılar.Normal flora: İnsan vücudunda bulunan ve yer değiştirmedikçe hastalık yapmayan mikroorganizmalar topluluğu.Patojen mikroorganizma ( enfeksiyon etkeni ): İnsan vücudunda (ya da hayvanda, bitkide) istenmeyen etki ( hastalık ) oluşturan mikroorganizmalardır. Enfeksiyon: Mikroorganizmaların insan vücuduna girdikten sonra, üreyip çoğalarak, istenmeyen belirtiler ve/veya hastalıklar oluşturmasıdır.Enfeksiyon zinciri: Mikroorganizmanın, enfeksiyon oluşturabilmesi için, tamamlamak zorunda olduğu aşamalardır.Bulaşma yolları: Enfeksiyon etkeninin yayıldığı yollardır; doğrudan, dolaylı bulaşma vd.Bulaşma süresi: Enfeksiyon etkeninin, bir konakçıdan diğerine bulaşabilme süresi.İnkübasyon ( kuluçka ) süresi: Enfeksiyon etkeninin konakçıya girdikten sonra, hastalık belirtilerinin ortaya çıkması arasında geçen süredir. Kontaminasyon: Enfeksiyon etkeninin hastanın vücudunda, giysilerde, su veya yiyeceklerde bulunmasıdır. Hastalık etkeni mikroorganizmanın bulaştığı nesnelere kontamine denirVirulans: Mikroorganizmanın hastalık oluşturabilme yeteneği.Çapraz Enfeksiyon: Hastalık etkeninin hasta kişiden hasta olmayan kişiye, sağlık personeli tarafından gerekli önlemlerin alınmaması(elleri yıkamama, malzemeleri sterilize etmeme vb) nedeniyle bulaştırılmasıdır. Enfeksiyon zincirini oluşturan altı halkadan biri engellendiği takdirde enfeksiyon oluşamaz. Bu zinciri iyi bilinir ve gerekli önlemler alınırsa, bulaşıcı hastalıklardan korunmak mümkündür. Başa Dön ENFEKSİYON ZİNCİRİ 1 - Enfeksiyon etkeni: Bakteri, virüs, mantar, parazit şeklinde isimlendirilen, patojen mikroorganizma(lar)dır. Enfeksiyon etkeninin hastalık oluşturma potansiyeli, şu koşullara bağlıdır:¯ Mikroorganizmanın sayısına DOZ x VİRÜLANS¯ Mikroorganizmanın virülansına ENFEKSİYON = --------------------------------¯ Bireyin vücut direncine KONAK DİRENCİDOZ:Mikroorganizmanın hastalık oluşturabilmesi için gerekli olan sayısal yeterliliğidir. Bazıları çok az miktarlarda hastalık oluşturabilirken diğerleri fazla sayıda hastalık oluşturabilmektedirler. Genel kural: mikroorganizmanın sayısı arttıkça hastalanma olasılığı da artar.VİRÜLANS: Mikroorganizmaların hastalık oluşturabilme yeteneğidir. Bazı mikroorganizmalar çok virülandır. Örneğin, Hepatit B virüsü (HBV) yüzeylerin üzerinde haftalarca canlı kalabilir ve kişiye bulaştığında miktarı az olsa bile hastalık oluşturabilir. Oysa AİDS etkeni olan HIV, ışık ve havada kısa bir süre kaldığında ölür. HBV, HIV’ e göre 40 kat daha bulaşıcıdır. 2 - Enfeksiyon kaynağı ( rezervuar) : Mikroorganizmaların doğal olarak yaşayıp çoğaldıkları ortamdır: insan, hayvan veya cansız nesneler (su, toprak vd.).3 - Çıkış kapısı: Mikroorganizmaların enfeksiyon kaynağından ayrıldıkları yerlerdir. İnsanlarda; solunum sistemi, boşaltım sistemi, sindirim sistemi ve deri bütünlüğünün bozulduğu yerlerdir. Örnek: balgam, tükürük, kan, idrar, dışkı, meni, vajen salgısı, gözyaşı vs. aracılığı ile bu kapılardan çıkarlar.4 - Bulaşma yolu ( yayılma yolları, kaynaktan çıkış): Mikroorganizmalar bir yerden bir yere çeşitli yollarla taşınırlar. Bulaşma yolları: kontamine su ve besinler olabileceği gibi kontamine eşyalarda olabilir; örnek, makas, tarak, şapka, giysi vb. Hava, toz zerrecikleri, portör veya vektör ile de mikroorganizmalar bulaşabilirler.¯ Vektör: Sinek, bit, kene, fare vd bazı hayvanlar, bazı hastalıkları taşırlar bunlara vektör denir. Örneğin, sıtma mikrobu anofel adı verilen dişi sivrisinekte gelişimini tamamlayarak, sineğin insanı sokmasıyla insana geçerek hastalık yapar. İnsanda hastalığın ortaya çıkabilmesi için sıtma mikrobunun mutlaka sivrisineğin vücudunda bir süre kalarak gelişim aşamasını tamamlaması gerekir. O nedenle insandan insana bulaşmaz. ¯ Portör (taşıyıcı) : Bir insan veya hayvan, bir mikroorganizmayı vücudunda taşıdığı halde, kendisinde hastalık belirtisi görülmezken diğer insanlara bulaştırabiliyorsa bu kişilere portör denilmektedir. En sık görülen, Hepatit A virüsü (HAV) taşıyıcılarıdır. Bu kişiler besin endüstrisinde kesinlikle çalışmamalıdır.5 - Giriş kapısı: Mikroorganizmaların vücuda girdiği yerlerdir. Genellikle giriş kapısı ile çıkış kapısı aynıdır: ağız, burun, kulak, göz, kan damarları, hasar görmüş deri vd. (Sağlam deriden mikroorganizma giremez) 6 - Konakçı: Mikroorganizmayı vücudunun üzerinde veya içinde barındıran insana ( veya hayvana, bitkiye) denir. Özellikle vücut direnci azalmış; kronik hastalığı olan (kronik böbrek, kalp hastalığı, KOAH, kanser vs. gibi), dengesiz beslenen, aşırı yorgunluk, alkol ve sigara bağımlılığı, bağışıklık sisteminin yetersiz olması durumunda kişiler, mikroorganizmalar için uygun konakçıdırlar. HASTALIKLARIN BULAŞMA YOLLARIHastalıklar, 1- Doğrudan temas, 2- Dolaylı temas ile (havayla, araçlarla, vektörle) bulaşırlar.1 - Doğrudan temas: Enfekte kişinin, duyarlı kişi (konakçı) ile doğrudan teması sonucu oluşan bulaşma şeklidir. Cinsel ilişki, cinsel öpüşme, kan nakli doğrudan temas ile bulaşmaya örnektir. Bu yolla; AİDS, HBV, frengi (bel soğukluğu), sifiliz, vd. hastalıklar bulaşmaktadır.2 - Dolaylı temas: Mikroorganizmanın, konakçıya bir aracı kullanarak girmesidir. Bu aracılar:¯ HAVA YOLU İLE BULAŞMA: Uzun süre açıkta canlı kalabilen mikroorganizmalar hava, toz veya damlacıkla duyarlı konakçıya ulaşırlaşabilirler. Damlacıkla yayılma; öksürme-aksırma, tükürük, balgam, burun, gözyaşı sıvılarının damlacıklar halinde yayılmasıdır. TBC(tüberküloz, verem), grip, soğuk algınlığı, çocuk hastalıklarının çoğunluğu bu yolla yayılmaktadır.¯ ARAÇLARLA BULAŞMA: Kontamine olmuş ( enfeksiyon etkeni bulaşmış) nesnelerle oluşan bulaşmalardır. Örnek: HAV, enfekte yiyeceklerle; tetanoz mikrobu paslı çivi veya toprakla; hastalık etkenlerinin birçoğu da hastada kullanıldıktan sonra iyi sterilize edilmeden başka kişilerde kullanılan malzemelerle(airway, foley sonda, çarşaf, giysi vd.) bulaşır. ¯ VEKTÖRLE BULAŞMA: Bazı mikroorganizmalar, bazı hayvanlarda gelişim aşamalarını tamamladıktan sonra hastalık oluşturabilmektedirler, örneğin sıtma mikrobu. Bazı kistik parazitler iyi pişmemiş etlerle ( inek, domuz eti ile) insan vücuduna girdikten sonra akciğer veya karaciğerde kist oluşturabilmektedirler. Hayvan dışkısı bulaşmış ve iyi yıkanmadan ya da pişmeden yenilen besinlerle parazitler vücuda girerek hastalık oluşturmaktadır. Veba (fare), kuduz ( kedi-köpek-fare vd) hayvanlarla bulaşan hastalıklardır.Bazı mikroorganizmalar (virüsler ve bakteriler) çok kolay bulaşabilirlerken; parazitler ve mantarların bulaşması daha zordur. Başa Dön BULAŞICI HASTALIKLARDAN KORUNMA Hastane öncesi acil bakım personelinin bulaşıcı hastalıkların yayılma yollarını ve özelliklerini çok iyi anlamaları gerekir. Bir paramedik olarak, yukarıda anlatılan enfeksiyon zincirinin kırılmasında, sizin sorumluluğunuz çok fazladır. Hastalıkların, hastadan hastaya, hastadan kendinize, hastadan meslektaşınıza ya da ailenize; özellikle de solunum yolu ve kan yoluyla bulaşmasını önlemek üzere, gerekli önlemlerin alınması ve ambulansın temizlenmesi sizin temel görevleriniz arasındadır. Bulaşıcı hastalıklardan korunma yolları: 1- Vücudun mikroplara karşı direnci, 2- Enfeksiyon kontrolü önlemleri. 1 - VÜCUDUN MİKROORGANİZMALARA KARŞI DİRENCİ: Mikroorganizma vücuda giriş kapılarından biriyle girer. Deri ve mukoza sağlam olduğu sürece vücudun savunma sistemleri içinde yer almakta ve mikrop girişine engel olmaktadır. Deri veya mukozada oluşabilecek en ufak bir hasar bu engelin bozulmasına ve mikrobun vücuda girmesine neden olacaktır. O nedenle, bir paramedik olarak elinizde ufacık bir sıyrık varsa ya da tırnağınızı fazla derin kesmişseniz hastanın kanına veya vücut sıvılarına kesinlikle eldivensiz dokunmayın. Vücut mikroplara karşı I- Özgül olmayan direnç, II- Özgül dirençle karşı koyar. | |
| | | Derdest Admin
Mesaj Sayısı : 382 Yaş : 35 Nerden : ankara Kayıt tarihi : 01/02/09
| Konu: Geri: HASTALIKLARIN BULAŞMA YOLLARI Ptsi Mart 16, 2009 2:29 am | |
| I- ÖZGÜL OLMAYAN DİRENÇ: Vücuda giren her mikroorganizmaya karşı, ayırım yapmaksızın gösterilen dirençtir. Deri veya mukoza, sağlam olduğu sürece mikrobun vücuda girmesini engeller. Herhangi bir yolla deri barajını aşarak vücuda giren mikroorganizma, fagositik hücreler tarafından, Fagositoz denilen yöntemle yok edilir. RES (Retikülo endotelyal sistem) ise vücutta bulunan ağsı bir savunma sistemi olup, mikroorganizmalarla savaşır. Yangı, vücudun giren mikrobu yok ederken oluşturduğu tepkidir ( örnek, arı sokmasındaki kızarıklık ). Ateş, mikroorganizma vücuda girip çoğalırken, vücut savunma sistemini uyarır ve bu sayede mikroorganizmalar yok edilir. Savunma sisteminin uyarılabilmesi için vücut ısısının 375 - 38 °C dereceye ulaşması gerekir. Bu nedenden dolayı, hastalandığımızda ateşimiz yükselmektedir. Ateşin yükselmesi, savunma sisteminin harekete geçmesi anlamına gelmektedir. Yine aynı nedenden kişilerde ateş yükselmeye başladığında, ilaçlarla düşürmek yerine dışarıdan soğutma yolu ile ateş düşürülmeye çalışılır. Ancak ateş 38°C dereceye çıktı ise ve soğuk uygulama işe yaramamışsa, özellikle bebek ve çocuklar havale geçirmesin diye ateş düşürücü ilaçlar verilebilir. Soğuk uygulama, musluk suyu (20°C) ile yapılmalıdır. Kişi musluk suyu ile ıslatılmış çarşafa sarılabilir; ya da oda sıcaklığındaki (20°C) su ile duş aldırılabilir. Veya vücudu silinir, Ancak, ateş sık takip edilmeli ve 38 °C dereceye ulaşmışsa, ateş düşürücüler doktor önerisine göre verilmelidir. II- ÖZGÜL DİRENÇ: Vücudun, mikroorganizmanın özelliğine göre tepki göstermesidir. Yani, vücut daha önce karşılaştığı mikroorganizmayı, tanır ve ona özel tepki gösterir, bunun diğer adı bağışıklıktır. İki çeşit bağışıklık vardır: · DOĞAL BAĞIŞIKLIK ( DİRENÇ): Türe, ırka, genetik yapıya, yaşa, hormonal veya metabolik değişikliklere bağlı olarak görülen bağışıklıktır. Örnek; hayvan hastalıkları istisnalar dışında hayvanlardan insanlara veya insan hastalıkları, insanlardan hayvanlara bulaşmaz. Çünkü, insanda hastalık oluşturan mikroorganizmalar 36 -37° C derecede çoğalabilirler, oysa hayvanların vücut ısıları daha düşüktür. · EDİNSEL DİRENÇ ( SONRADAN KAZANILAN BAĞIŞIKLIK): Bu bağışıklık iki şekilde ortaya çıkar. «Pasif bağışıklık: · Doğumdan itibaren var olan bağışıklıktır. Anneden, plasenta yoluyla (3 ay) veya emdiği sürece sütüyle bebeğe geçen savunma hücreleri, bebeği korur. · Yapay pasif bağışıklık, hastalık etkeni vücuda girdiğinde, vücut savunmasını oluşturana kadar, dışarıdan desteklenmek üzere serum veya immünoglobülin (başka bir canlıdan alınan savunma hücreleri) verilmesiyle oluşur. «Aktif bağışıklık: · Doğal aktif bağışıklık, vücudun, hastalığı geçirerek bağışıklık oluşturmasıdır; örnek, HAV enfeksiyonu geçiren kişi HAV ye, HBV enfeksiyonu geçiren HBV ye ömür boyu bağışıklık kazanır. Doğal aktif bağışıklığın ömür boyu koruyucu özelliği vardır.· Yapay aktif bağışıklık, aşılarla oluşur. Ağır seyreden hastalıkların mikroorganizmaları ölü veya zayıflatılmış olarak, daha önce o mikrop ile karşılaşmamış kişilere verilerek vücudun bağışıklık oluşturması sağlanır. Kişi gerçek mikropla karşılaştığında, hastalık daha hafif geçirilir. Yapay yolla oluştuğu için, belirli aralıklarla aşı tekrarlanmalıdır. 2 - ENFEKSİYON KONTROLÜ ÖNLEMLERİ:Kişinin kendisini ve çevresini, bulaşma yollarına göre önlem alarak, bulaşıcı hastalıklardan koruması amacıyla geliştirilmiş yöntemlerdir. Hastanelerde bulunan enfeksiyon kontrol komiteleri, hastanede uyulması gereken kuralları saptarlar. Hastanede çalışan herkes bu kurallara uymak zorundadır. Siz de, çalıştığınız kurumda varsa, enfeksiyon kontrol komitesinin kurallarını öğrenerek uymaya çalışın. Günlük hayatta hastalıkların bulaşmasını önleyebilecek önemli birkaç uygulama:¯ EL YIKAMAK: Normal sabunla köpürterek ve ovarak el yıkamak, en iyi temizlik yöntemidir. Ve hastalıkların bulaşmasını önleyen en etkili yoldur. Toplu yerlerde, hastanelerde ve tabii ki ambulansta mümkünse sıvı sabun kullanılmalıdır. Eğer kalıp sabun kullanılacaksa, sabunluklar süzgeçli olmalıdır, aksi halde, sulu bir ortamda bekleyen ve yumuşayan sabun, temizleyici özelliğini kaybetmekte, hatta mikrop yuvası haline gelmektedir. Toplu yerlerde sabun kullanılırken, sabunun yumuşamamış olmasına özen gösterin; elinizi aynı sabunla iki kere yıkayın ve sabunluğa geri koymadan önce sudan geçirerek köpüğünü akıtın. ¯ Hasta (hatta sağlıklı) kişilerin kullandığı malzemeler başkaları tarafından kullanılacaksa, önce kirleri su ile akıtılmalı, sonra sabunlu su (veya deterjanla) yıkanmalı ve mümkünse (ya da gerekliyse) sterilize edilmelidir.¯ Başkaları ile özel eşyalar (tarak, jilet, diş fırçası, şapka, iç çamaşırı, yatak takımları vd.) paylaşılmamalıdır.¯ Gerektiğinde izolasyon (ayırma, karantina) uygulanmalıdır. Solunum yolu ile bulaşan hastalık (örnek:TBC/verem) varsa, hastaya maske takılmalıdır. İdrar veya dışkı ile bulaşma söz konusu ise, mümkünse, hasta iyileşene kadar hastanın kullanacağı tuvalet (özellikle de klozet tipi-alafranga tuvalet) ayrılmalıdır. Tuvalet tek ise, o zaman hastanın tuvaleti her kullanımından sonra, dezenfektanla (deterjanda olabilir) sil(in)mesinde yarar vardır.¯ Risk altındaki kişiler aşılanmalıdır. Hepatit B (HBV) taşıyıcı kişinin eşi HBV’ ye karşı, çocuklar çocuk hastalıklarına karşı, çocukluk çağı hastalıklarını ve HBV geçirmemiş sağlık personelinin bu hastalıklara karşı aşılanması önerilmektedir. Özellikle sağlık personeli, bayansa ve geçirmemişse kızamıkçık aşısını, erkekse ve geçirmemişse kabakulak aşısını yaptırması önerilmektedir.¯ Başkalarının (özellikle hastanın) kan, tükürük, idrar, dışkı gibi atıkları ile doğrudan temas etmemeye özen gösterilmeli, temas edilecekse eldiven giyilmelidir.¯ Mikroorganizmalar, çoğalmak için nemli ve kirli ortamları tercih ederler. O nedenle, ortamı hiçbir zaman nemli ve kirli bırakmayın. Temizlik veya bulaşık bezlerini kapalı yerde, ıslak ve sıkılı halde bırakmayın, daima havalanan bir yerde açarak asın ve kuru muhafaza edin. ¯ Unutmayın; KURU VE TEMİZ YERDE MİKROP ASLA BARINAMAZ ! ASEPSİ-ANTİSEPSİ Mikroorganizmalar, bulundukları ortamın koşulları uygun olduğu takdirde kolaylıkla çoğalırlar. Uygunsuz koşullarda ise ya ölürler ya da durağan hale geçerek, çoğalmak için uygun koşulların oluşmasını beklerler. Yüksek organizma hücrelerine göre, mikroorganizmalar uygunsuz koşullara çok daha dayanıklıdır. Ortam koşullarının mikroorganizmalar üzerindeki etkisine örnek verecek olursak; bir etken, uygun şiddet ve miktarda olumlu etki yaparken, uygunsuz şiddet ve miktarlar öldürücü etki yapar. Örnek 37°C derecelik bir ısı, çoğalmayı mümkün kılarken, 100°C derecelik bir ısı öldürücü etki yapar. Ortam koşulları, fiziksel veya kimyasal olmak üzere iki grupta incelenebilir. Kimyasal bir etken, mikroorganizmalara çeşitli fiziksel koşullarda farklı etkiler yapabilir. Bu etkenler, sterilizasyon yöntemlerinde anlatılacaktır. TANIMLAR: Asepsi: Ortamın mikropsuz olması; ortamda patojen mikroorganizmaların bulunmayışıdır.Antisepsi: Enfeksiyonun önlenmesi için, patojen mikroorganizmaların yok edilmesi işlemidir. Vücut yüzeyinde (deri ve mukozalarda) ve lezyonlarda (yara vb.) bulunan patojen mikroorganizmaların, kimyasal maddelerle temizlenmesi işlemidir.Antiseptik: Canlı yüzeylerdeki patojen mikroorganizmaları temizleyerek, antisepsiyi sağlayan kimyasal maddelerdir.Dezenfeksiyon: Herhangi bir (cansız) yüzeyde bulunan patojen mikroorganizmaların, kimyasal maddelerle temizlenmesi işlemidir.Dezenfektan: Cansız yüzeylerdeki patojen mikroorganizmaları temizleyerek, dezenfeksiyonu sağlayan kimyasal maddelerdir.Sterilizasyon: Herhangi bir maddenin ya da cismin üzerinde bulunan, tüm patojen ve nonpatojen mikroorganizmaların temizlenmesi işlemidir. Sadece cansız nesnelere uygulanabilir. Steril, madde üzerinde patojen veya nonpatojen hiçbir mikroorganizmanın bulunmaması demektir. Mikrobiyostatik; (Stazis = sessiz kalmak): Mikrobiyostatik kimyasal maddeye maruz kalan mikroorganizma ölmez, temas ettiği sürece çoğalması önlenmiş olur. Mikroorganizma halen canlıdır, temas sona erdiğinde koşullar eski haline döneceğinden çoğalmayı sürdürür. Bakteriyostatik: bakterilerin üremesini durduran kimyasal maddeler; Fungustatik: mantarların üremesini durduran kimyasal maddeler.Germicide=Jermisit=Mikrobisit; ( - cide , -sit = öldürücü) : Mikroorganizmaları öldüren; gelişme ve çoğalmalarını engelleyen kimyasal etkenlere denir. Bakterisit: bakteriyi öldüren kimyasal maddeler;Fungusit: mantarları öldüren kimyasal maddeler; Virüsit: virüsleri inaktive eden kimyasal maddeler. Hastanelerde ve hastane öncesinde, hastaya kullanılacak malzemelerin steril olması gerekir. Peki bu malzemeler nasıl steril hale getiriliyor? Aşağıdaki şemada görülen yöntemler kullanılarak, birçok malzeme steril hale getirilmektedir. Bunların özelliklerine göz atacak olursak: | |
| | | Derdest Admin
Mesaj Sayısı : 382 Yaş : 35 Nerden : ankara Kayıt tarihi : 01/02/09
| Konu: Geri: HASTALIKLARIN BULAŞMA YOLLARI Ptsi Mart 16, 2009 2:30 am | |
| ISI İLE STERİLİZASYON YÖNTEMLERİ
Kuru Isı: Pastör fırını denilen özel bir fırında, özellikle cam, metal, talk pudrası ve vazelin gibi maddeler sterilize edilmektedir. Isı derecesine göre maddelerin fırında tutulma süreleri değişir: 175 °C derecede 1 saat, 165°C derecede 2 saat, 150°C derecede 3 saat, 120°C derecede ise 18 saat, olmak üzere.
Yakma: Metal nesne, alevden geçirilmek suretiyle sterilize edilebilir. Metal kızarana kadar ısıtılır, soğuduktan sonra kullanılır. Yakma, mikroplu ve değersiz eşya ya da hayvan kadavralarının yakılarak yok edilmesi anlamında da kullanılmaktadır.
Pastörizasyon: Genellikle besin maddelerindeki, patojen mikroorganizmaların öldürülmesi için kullanılan bir yöntemdir. Çok kısa sürede ısıtılan madde birdenbire soğutulur. Amaç, besin maddesinin zarar görmeyeceği, ama patojen mikroorganizmanın tahrip olacağı şekilde ısıtmak, sonra da birdenbire soğutarak şok etkisi ile dayanıklılığını artırmaktır. Örnek; süt 72 - 75°C dereceye kadar ısıtılıp 15-20 saniye kadar tutulduktan sonra hemen 5°C dereceye kadar soğutulur. Veya süt ince tabaka halinde, iki sıcak levha arasından geçirildikten sonra birdenbire soğutulur. Bu işlemlere pastörizasyon denilmektedir. Pastörize sütler, 10° C derecede 48 saat dayanıklıdır. Bir de 3 ay dayanıklı sütler vardır. Dayanıklı sütler, UHT ( Ultra High Temparature ) tekniği ile pastörize edilirler. Bu sütler, 135 - 150°C dereceye kadar 2-6 saniyede ısıtılır ve hemen oda ısısına düşürülür. Oda ısısında 4 ay dayanıklıdır.
Basınçlı buhar: Otoklav ile yapılır. Otoklav, yüksek ısıda, basınçlı buhar vererek malzemeleri sterilize eder. Kumaş cinsi malzemelerle, ameliyathanede kullanılan setler bu şekilde sterilize edilmektedir. Çünkü basınçlı buhar en içteki gözeneklere kadar ulaşabilmekte, dolayısıyla tam sterilizasyon gerçekleştirebilmektedir. Basınçlı buharın sterilizasyon sağlayabilmesi için etki süresi: 121°C derecede 15 dakika, 115°C derecede 30 dakikadır.
Basınçsız buhar: 100°C derecenin üstündeki ısılarda bozulan maddelerin sterilizasyonunda kullanılır. Etkileme süresi, 100°C derecede 30 dakikadır.
Kaynatma: Sterilizasyon elde etmek için, su fokurdamaya başladıktan sonra 30 dakika kaynatmak gerekir. Kaynatılacak malzemenin temiz olarak, su soğukken konarak kaynatılmasında, malzemenin zarar görmemesi açısından, yarar vardır. Kaynatma, dezenfeksiyon amaçlı da uygulanabilir: Örneğin, süt 100°C derecede 5 -10 dakika kaynatıldığında, tüberküloz (verem) mikrobu ölür ve süt dezenfekte edilmiş olur.
Tindalizasyon: Özellikle protein (amino asit) içeren maddelerin sterilizasyonunda kullanılan yöntemdir. Benmari de denilen bu yöntemde içinde su bulunan, ısıtılabilen bir kabın içine protein içeren madde konarak belirli bir süre tutulur ve üç defa aynı şekilde tekrarlanır. Isı 50 -100°C derece arasındadır ve 30 - 60 dakika tutulur. Bu sürede va rolan mikroorganizma ölür, ısı nedeniyle dayanıklı hale geçen mikroorganizmalar ısının etkisi kalkınca yine çoğalma faaliyetine başlarlar; ikinci gün yine ısıtıldığında bunlar ölür ve işlem üçüncü kez tekrarlandığında artık canlı patojen mikroorganizma kalmaz. Benmari yöntemiyle, hastanede dondurulmuş kan ve kan ürünleri ısıtılmaktadır. İstenilen ısı derecesine ayarlanan su dolu kap içine serum veya kan konarak çözülmesi sağlanır.
IŞINLAMA
Ultraviyole ( UV), Röntgen ( X) ve Gamma (&) ışınları kullanılarak sterilizasyon gerçekleştirilebilir. İyi ambalajlanmış polietilen veya benzeri sentetik maddelerden yapılmış protezler, yapay kalp kapakçıkları, kan almak için kullanılan malzemeler, kateterler, sentetik organların sterilizasyonunda ve besinlerin uzun süre saklanmasında ışınlama yöntemi kullanılmaktadır.
KİMYASAL MADDELER
Gaz kimyasal maddeler: Etilen oksit, sağlık alanında en sık kullanılan bir maddedir.10.8°C derece altında sıvı, üzerindeki ısılarda ise gaz halinde bulunur. Saf halde çok toksik, iritan ve patlayıcı olduğundan karbon dioksit ile karıştırılarak kullanılmaktadır. Kullanım talimatına mutlaka uyulmalıdır. Germisit ve sporosittir. Madde ve aletlerin niteliğini bozmaz. Uçucu olduğundan zarar verici etkisi kalmaz. Disposable (tek kullanımlık) maddelerin sterilizasyonunda kullanılmaktadır. Sporosit: Sporları öldürebilen etkenlere sporosit denilmektedir. Sporlara etki eden yöntemler kısıtlıdır. Spor: Bazı mikroorganizmaların uygunsuz koşullarda, çekirdek kısmını yoğunlaştırarak, uygun koşul oluşuncaya kadar canlı kalabilecek hale gelmesine SPOR denilmektedir; sporu meyvelerin çekirdeğine benzetebiliriz.
Sıvı kimyasal maddeler: Dezenfeksiyon ve antisepsi için kullanılan her türlü sıvılardır. Dezenfektanlar hastane öncesi acil bakımda da en sık kullanılan malzemelerden biridir. Bazı dezenfektanlar farklı yoğunlukta antiseptik olarak kullanılabilmektedir. Ancak, antiseptikler dezenfektan olarak kullanılamazlar. Çeşit ve içeriklerinden önce, etkin olabilmesi için bir dezenfektanda bulunması gerekli özellikleri bilmemiz gerekir.
DEZENFEKTANDA BULUNMASI GEREKLİ ÖZELLİKLER:
1. Güçlü ve geniş spektrumlu olmalıdır.
2. Etkisi hemen başlamalı ve olabildiğince uzun sürmelidir.
3. Kolay bulunabilir olmalıdır.
4. Ekonomik olmalıdır.
5. Normal ve farklı sıvılarda kimyasal etkisini kaybetmemelidir.
6. Hoş kokulu olmalıdır.
7. Çözücüde kolay erimelidir
8. Renksiz olmalı, yüzeyleri boyamamalıdır.
Dezenfektan kullanırken dikkat edilecek noktalar:
¯ Göz kararı ile değil, ölçülerek sulandırılmalıdır.
¯ Dezenfekte edilecek madde temiz ve kuru olarak dezenfektana konursa, daha etkin sonuç alınır.
¯ Dezenfektan GÜNLÜK hazırlanmalıdır.
¯ Etki süresi öğrenilmeli ve bu süreye mutlaka uyulmalıdır.
[size=16]BAZI DEZENFEKTANLAR VE ANTİSEPTİKLER
ALKOL ( ETİL ALKOL) : Vejetatif (çoğalma özelliğine sahip, sporsuz) bakterilere bakterisit etkilidir. %95 lik etil alkol tüberkülosittir. % 70 lik solüsyonu antiseptik olarak kullanılmaktadır.
Proteinleri çökeltmesi nedeniyle, açık yarada ve mukozada kullanılmaz. Merceklerin yapısını bozduğu, polietilen plastik tüpleri sertleştirdiği ve metallerin paslanmasına neden olduğu için dezenfektan olarak tercih edilmez.
SABUN: Yağları ve kirleri parçalayarak uzaklaştırır. En etkili antiseptik ve temizleyicidir. Ancak kuru tutulmalıdır. Yumuşamış ve sulu ortamdaki sabun, mikroorganizmaların üremesini engelleyemeyeceğinden, temizleyici özelliğini kaybeder. O nedenle, topluluk tarafından kullanılan yerlerde, sıvı sabun tercih edilmelidir.
Deterjanla etkisini kaybeder. Kimyasal dezenfektanların etkisini yok eder.
Kuduz şüpheli ısırıklarda, tek ve en etkili antiseptik sabundur; ısırılan kısım vakit kaybedilmeden beş dakika sabunla köpürtülerek yıkanırsa, yüzeydeki virüsler inaktive olur.
PRESEPT: 0.5 - 2.5 - 5 gramlık tabletler şeklinde hazırlanmış dezenfektanlardır. Kutularla satılır. 0.5 gramlık tablet 500 mg sodyumdiklorizosiyanürat içermektedir ve bu tablet iki litre suya atıldığında, temizlenmiş aletlerin dezenfeksiyonu için ideal bir solüsyon elde edilir. Tüberküloz basiline, AİDS etkeni HIV’e, Hepatit ve Herpes virüslerine, sporlara etkilidir.
SODYUM HİPOKLORİT ( KLORAK, ÇAMAŞIR SUYU, AĞARTICI): 1/ 6 oranında sulandırıldığında dezenfektan, koku giderici veya ağartıcı olarak kullanılabilir. Ancak, bulaşıcı sarılık denilen Hepatit B ile Hepatit A, C, D, E ve AİDS etkeni HIV için 1/ 10 luk solüsyonu önerilmektedir. 1/10 luk hazırlamak için: 1 kısım klorak + 9 kısım su, karıştırılır. Bu karışım yukarıdaki mikroorganizmalar için en etkili dezenfektandır. Kullanırken, derinizin tahriş olmaması için eldiven giyin. Hastanın mukozası ile temas eden malzemelerde kullanılmaz veya kullandıktan sonra iyice durulanır. Her seferinde taze solüsyon hazırlanıp kullanılmalıdır.
[ | |
| | | | HASTALIKLARIN BULAŞMA YOLLARI | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|