“Acil Servis”, “Scrubs”, “Nip-Tuck” derken son dönemde gündeme gelen “House” ve “Grey’s Anatomy” hastane dizilerine yeni bir soluk getirdi. Çok kötü bir senaryoyla maalesef neredeyse birebir araklanan Türk malı dizi “Doktorlar” ise uyduyu izleyemeyenlerin de bu furyadan geri kalmamasını sağladı. Öyle ki ne iş yaptığımı bilmediğini düşündüğüm oğlum bile bizim ameliyatlar hakkında sorular sormaya başladı. Ailece doktor olmayı düşünmesinden korkmaya bile başladık.
Senaryo ve karakter oluşumlarına ileri derecede dikkat edilmiş ve muhteşem bir danışman desteğinde çekildiği belli olan yabancı dizileri izlemek biz doktorlar için bile ilgi çekici oluyor. Hele “House” dizisinde konu edilen sorunları gördükçe biz bile kitap karıştırmak zorunda kalıyoruz. Yaratılan ortamlar son derece ilgi çekici. Bizlerin bile halk gözünde itibarımız arttı vallahi. Düşünsenize herkes bizi Seattle Grace Hastanesindeki gibi etrafında kendine hayran dünya güzeli tıp öğrencilerine sürekli bağıran, hastaların bir nevi Tanrılaştırdığı, önüne gelenle birlikte olma şansına sahip, zengin, günde bir ameliyat dışında hep gönül eğlendiren eli bıçaklı insanlar olarak görmeye başladı.
Türk dizisinin zavallılığına bir başka yazıda değinmek istiyorum. Kısaca oyuncularına milyarlar ödeyen bir yapımcının çekim yaptığı Türkiye’nin en geniş olanaklara sahip hastanesinin ortasında tıptan anlayan- tercihen doktor- bir danışmanı görevlendirmeyi düşünmemesi aklın alacağı bir şey değil. Anlatılan sistem tamamen yalan, hastalıklar eksik, doktor unvanları yanlış, senaryolar Amerikan. Bu kadar umursamazlığın sonucu hüsran olacak merak etmeyin.
Gelinen noktada son rüzgar yıllardır hakir görülen “cerrahlık” mesleğinin de hak ettiği ilgiyi toplamasını sağlıyor ya bu bize yeter. Düşünün tüm dizilerdeki oyuncular cerrah ve öyküler hep ameliyathanede geçiyor. Tek dahiliye dizisi “House” ta ise doktorun ne uzmanlığı olduğunu biz bile anlamadık.
İdealleri arasına cerrahlığı alan genç kardeşlerimizin bilgilerini güncelleyelim son tahlilde…
Doktor olmak dönemsel bir tür moda olarak görülüyor ülkemizde. İsteyen istemeyen biraz da baskılarla hastanenin koridorlarında buluveriyor kendini. Sınıflar ilerleyip hastalarla iletişim başladığında gerçeklerle yüzleşiliyor.
Önceleri her hastalığı kendi üzerinde bulur öğrenciler. Kan görünce bayılan olur. Hasta kaybedildiğinde ağlarsınız. Gelecek için kararlar da bu dönemde alınır.
Hastalar sorunlarla geldiğinde bir tedavi önerip beklemek bazılarına göre değildir. Balıklama dalmayı severler belanın içine.
İşte bu hafta cerrah olmanın farklı yönlerini işlemek istiyoruz. Bir zamanların gözdesi olan mesleğimiz günden güne itibar kaybederken…
Toplumda doktorluk ve cerrahlık birbirinden çok farklı iki kavram gibi kabul görüyor aslında. Cerrahlık Kızılderililerden beri kendine has bir saygı görüp Tanrılarla eşdeğer görülmüş örneğin. Tanrı’nın yaratıcı gücünün bir yansıması gibi. Modern felsefe ise sanatsal yaratı süreci –state of art- kabul ediyor cerrahi bilimleri.
‘Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği’ndeki ana karakter doktor hatta bir beyin cerrahı olmasa aynı etkiyi yaratamaz. ‘Melekler Şehri’ filminde Meg Ryan yetmez, meleklerle ilişki kurabilmek için kalp cerrahı olması gerekir. Cosby bile Kadın-Doğum uzmanıdır.
Türk filmlerinde ilk karşılaşılan doktorlar cerrah değildir. Hep eve gelir ve kanser teşhisi koyar, sonra da tedavi için yurtdışındaki cerrahlara gönderirler. Trafik kazalarında ise hastaların bir tek gözleri zarar görür. Hastanedeki mevcut dahiliye doktoru eli değmişken iş uzamasın diye hemen ameliyathaneyi hazırlatıp bir göz nakli de attırıverir.
Yeniden gündeme gelen ‘canım cicim doktor’ şarkısının kahramanına bile derde çare bulabilmek için ameliyat teklif edilmektedir.
İlk yıllarda kaybedilen her hastayla ağlardık. Tanırdık onları çünkü. Sabah konuşarak ameliyata girerler, sonra yok olurlardı. Bazı cerrahlar hastalarıyla sıkı fıkı olmak istemezler bu yüzden. Pek çoğu da ölüm fikrine alışır zamanla. Etkilenmez gibi görünür. İçinde bazı şeyler eksilmiştir sanki. Başka duygular doldurur boşluğu mutlaka. Ölüm haberini aileye vermek ise…
Cerrahi eğitimin oldukça ağır olması da her türlü metabolizmanızı altüst ediyor işin başındayken. Sorumluluğun başkalarında olduğu ilk 4 yıl günaşırı nöbet ve hastanede uykusuzluk; sorumluluk üzerinize geçince hastaya bir şey oldu mu endişesi ile evde uykusuzluk.
Pop-kültür özellikleri de hakim cerrahların. Bozuk Türkçe’niz bile olsa göz hastalıkları için CD doldurabilirsiniz. Cin Ali Vücudunu Öğreniyor tarzında kitaplar yazıp en çok satan olabilirsiniz. Sarıkamış’a yürüyüş düzenleyebilir, Ağrı Dağ’ına tırmanabilirsiniz. Sorarım size ülkemizde cerrah olmayan kaç doktorun fan kulübü var.
İşin ilgi çekici yanlarından biri de teknolojik yenilikler. 2 milyon dolarlık robotlar, 75 bin dolarlık yapay organlar, 25 bin dolarlık kalp pilleri, 5 bin dolarlık ilaçlı stentler, kök hücreler daha neler neler…