CAYIRHAN GURBETCİLER
CAYIRHAN GURBETCİLER
CAYIRHAN GURBETCİLER
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
CAYIRHAN FM AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Karadul sevgili

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Derdest
Admin
Derdest


Mesaj Sayısı : 382
Yaş : 35
Nerden : ankara
Kayıt tarihi : 01/02/09

Karadul sevgili Empty
MesajKonu: Karadul sevgili   Karadul sevgili EmptyCuma Mart 20, 2009 3:02 am

Alışkanlık upuzun, keskin bir halata benzer. Biz, her gün onu oluşturan ince iplerden birini dokuruz ve sonunda onu bir daha koparamayız, aslında kendi boynumuza doladığımızın farkına varmadan. Acaba biz, alışkanlıklarımızın esiri miyiz, kendi içimizde yarattığımız düşüncelerin, karakterlerin, yaşantıların gerçek efendisi miyiz, yoksa kendi hikayelerimizin altına bile imzamızı atmaktan aciz sönük kahramanlar mıyız diye sormadan. Aslolan, tüm bu soruları korkmadan yüksek sesle dile getirebilmek, aynalara dönmek yüzümüzü ve orda kendimizi en yalın, en korkak, en cesur, en masum ve en gerçek olarak, çırılçıplak görebilmek; kendimizle yüzleşebilmektir. Ancak kendi korkularından korkmayanlar, gerçekleri taşıyabilen yürekler yıkabilir alışkanlıkların köhne duvarlarını, onlar çıkabilir çemberin dışına.

Sigara, her şeyden önce bir alışkanlık değil mi? Hatta, sözün doğrusu alışkanlığın kılık değiştirerek tüm ruhumuzu ve bedenimizi ele geçirmek için kristal zırhlarına büründüğü bir bağımlılık. En bilgilisinden, en cahiline, yoksulundan fakirine, gencinden ihtiyarına herkesin hayatına şöyle gizliden gizliye giriveren, davetsiz bir misafir. Bazen kederde; bir dost sofrasında paylaşılan dertlerin arasından süzülen bir çaresizlik dumanı; bazen sevinçli bir haberi müjdeleyen bir anın tanığı, bazen yolda, arabada, bazen kalabalık, bazen yalnız, gece gündüz, bazen bizi mahveden baharlarda, bazen ayaza karşı. Her an tetikte bekleyen bir dedektif gibi her an yanınızda, şöyle hissettirmeden ağırlığını, yanınıza yapışmış bir gölge gibi. Belki lise yıllarında sarıldınız ona, kendinizi kanıtlamak ya da dostlarınıza katılıp onlar gibi olmak adına. Belki sevdiğiniz sizden ayrılınca, ya da tam da dibe vurmuşken, her şeyinizi yitirdiğinizi sandığınız anda. Belki de yolun yarısını geçtikten sonra… Tıpkı Shakespeare’in Othello’sundaki Iago gibi girdi kanınıza, sizi avuttuğuna, tamamladığına inandırarak, yarınlarınızı sisler ardında belirsizleştirerek, size her sokulduğunda sizden bir şeyler götürerek. Aç gözlü Iago gibi, sizin hayatınız da yetmedi ona, bu kez sevdiklerinizin içine süzüldü dudaklarınızdan. Onları da zehirlemeye, onların da yaşamlarının anlamı olmaya, dolayısıyla yaşamlarının anlamının içini boşaltmaya…

Evinizin duvarlarına,sokaklara asılan afişler, pankartlar, bangır bangır sevgilinizin zararlarını haykıran gazeteler, uzmanların açıklamaları da kar etmedi, aldırmadınız bile, kabullenemediniz bir türlü yahut kabullenmek istemediniz. Bu aşk gözünüzü kör etmiş, yaşamınızın merkezini ele geçirmişti bir kere. Kaprisliydi sevgiliniz, daima ilk sırada yer almak isterdi. Oysa bir farkına varabilseydiniz dışarıda sizi tüm görkemiyle kucaklamak için bekleyen bir hayatın var olduğunu… Temiz hava, cıvıldayıp duran doğanın süsü kuşlar, görkemli ağaçlar, asi deniz ve siz, sevdikleriniz… Bu güzelim tabloyu oluşturmak, ya da hiç değilse oluşturmak için mücadele vermek yerine kolayı seçtiniz. Sevgiliniz mücadeleci ruhunuzu, yani insana ait yanınızı uzaklaştırıverdi sizden. Tam da günümüzün felsefesini aşıladı size, adam sen de felsefesini. Umutsuzlukları umuda dönüştürmek yerine hiçbir şey yapmamayı, hazırcılığı yeğlediniz. Böylesi daha kolaydı belki, doğa için mücadele vermek yerine fare zehiri içmek…

Zamanla her şeyiniz olmayı başardı o... Düşünceniz oldu,elleriniz oldu, tüm hücrelerinize dek yayıldı, hatta kokunuz oldu… Sahi, kendi kokunuzu tanıyabildiniz mi onunla tanıştıktan sonra, o kokunuzu bile çaldı sizden, yabancı, karamsar bir koku bırakarak üzerinize. Doğru düşünebilme, doğru karar verme yetinizi bile aldı elinizden. Tüm iç organlarınız hesap sorardı sizden, eğer konuşabilselerdi. Zavallı alyuvarlarınızın ne suçu vardı? Peki ya tüm bunlara seyirci kalmak zorunda olan, tüm hatalarınızı, dertlerinizi taşımaktan yorulan kalbiniz? Onu ne hale getirdiniz? Karaciğerinizi, böbreklerinizi, midenizi yordunuz. Tüm duyularınızı kaç derece düşürdünüz? Eskisi gibi tat alabiliyor musun acaba içtiğiniz sıcacık bir tas çorbadan? Açık havada, deniz kıyısında şöyle adamakıllı bir yürüyüş yapabiliyor musunuz nefes nefese kalmadan? Peki siz daha neleri ıskaladığınızı, kendinizi yitirdiğinizi anlayabiliyor musunuz?

Sigara, yani şu karadul sevgiliniz hep bir sığınak oldu size, hayatın yüzüne bakamayanların sığınağı. Kendinizden her kaçtığınızda onun dumanları ardına sakladınız gerçekliğinizi, kabul etmek istemediğiniz kendinizi. Oysa hayat hiç de saklananlara göre değildi. Hayat , binlerce renkteki peçesinin ardına sakladığı yüzü görmenizi bekliyordu, ama önce sizi kocaman bir sınava tabi tutarak, önünüze engeller koyarak. Kuşkusuz en büyük kozlarından biri de sigaraydı. O, her kılığa bürünüp vazgeçirebilirdi sizi yolunuzdan. Ancak, onu parmaklarının arasına alıp da ‘Ben senden daha güçlüyüm, benim bir iradem var. ’ diyebilen, karar verenler yolun sonunda kendilerini bekleyen sürprize ulaşabilirler, yaşamlarının ereğini yerine getirip onu anlamlandırabilirlerdi. Merhaba kainat, merhaba insanlık diyerek olumsuzluklara meydan okuyabilirlerdi.

ablo Neruda’nın da dediği gibi ‘yavaş yavaş ölürlerdi’ alışkanlıklarının, başta sigaranın kölesi olanlar, bedenen ve ruhen ölürlerdi. Etrafınıza bir baksanız nice öyküye tanıklık edersiniz, sigara yüzünden sönüp giden nice hayatlara… Bunlardan biri de benim amcamdı.O, sigara kurbanlarının tipik örneklerinden biriydi ve genç yaşta kapıldığı bu alışkanlık ona çok pahalıya mal oldu: kendi yaşamına. O, günde 4 paket içiyordu bu mereti, onunla mutlu olduğunu sanıyordu. Sonunda astım hastası oldu ve bir solunum cihazına bağlı olarak yaşamak zorunda kaldı. Oysa, hayat doluydu, ömrünün baharında bir alete bağlı yaşamak ne kadar zordur bilir misiniz? Ciğerlerinizi temiz hava ile dolduramamak… En sonunda bırakmak zorunda kaldı onu, ama iş işten geçmiş, ciğerleri mahvolmuştu. Sigarayı bırakalı 2 ay bile geçmeden bir gece yatağında veda etti yaşama, daha 40 yaşında. Acı çeke çeke, her anını bir cehennem ıstırabı içinde, yavaş yavaş öldü, her an, her saniye.Tüm bu yüke dayanamayan kalbi sonunda iflas etti.

Gelin, bu mücadeleyi birlikte verelim, önce içimizdeki güce inanalım ve birbirimize destek olalım. Gerçekten kafamıza bir şeyi koyduk mu gerçekleştiremeyeceğimiz hiçbir şey yok. Ne olursa olsun, tüm olumsuzluklara,umutsuzluklara rağmen hep birlikte direnelim, ’Başka bir dünya mümkündür.’ diyerek yeniden kurmaya çalışalım bu dünyayı karanfiller ve kendimizde saklı sekizinci renklerle. Alışkanlıkların, korkuların arkasına maskelerle sığınma gereği duymadan, kendi kendimizi hapsettiğimiz tüm kafesleri yıkarak yeniden sarılalım dostluğa, insan insana. Sigara kokusuyla değil, kendi kokumuzla tanısın insanlar bizi, dumanlar yerine sıcak kelimelerimizi uzatalım onlara, sevgi dolu ellerimizi. Kahkahalarımızı ve gözyaşlarımızı akıtalım birbirimize, umutsuzluğu değil. Ta gözlerimizin içine bakalım, dumanların ardına boğmadan ışıltıları. Hiçbir şey imkansız değildir. İnanmazsanız Zorba’yı dinleyin . Siz, Zorba’yı tanır mısınız? O, her şeyini yitirdiği , iflas ettiği anda bile ayağa kalkar ve dans etmeye başlar, kimsenin onu dansa kaldırmasını beklemeden, ayaklarında toprağın sıcaklığını duya duya, asi bir bahar misali. Siz de, kimsenin sizi dansa kaldırmasını beklemeden, ayaklarınız yere sağlam basa basa, inadına dans edin. Unutmayın ki, ancak bu şekilde bu dünyayı hak edebilirsiniz ve bu dünya sizi hak etmiş olur.
alıntıdır
<table style="TABLE-LAYOUT: fixed" width="100%" border=0><tr><td class=smalltext width="100%" colSpan=2></TD></TR></TABLE>
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://cayirhangurbetciler.editboard.com
 
Karadul sevgili
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
CAYIRHAN GURBETCİLER :: BAĞIMLILIKLARIMIZI PAYLAŞMA, KONUŞMA, YARDIM :: SİGARA BAĞIMLILIĞI-
Buraya geçin: