Bilgisayar ve internet, birçoğumuzun hayatını kolaylaştırırken kimilerine de dünyayı zindan ediyor. Oyun, chat, arama derken kendilerini sanal bir girdabın içinde bulanların sayısı hızla artıyor...
Geçtiğimiz haftalarda yoğun seçim gündemi arasından çarpıcı bir haber sıyrıldı. Amerika’da video oyunları saplantılı bir çiftin çocuklarının düşmüş olduğu içler acısı durumdu bu. Anne-baba bilgisayar oyunlarına kendilerini o kadar kaptırmışlardı ki, çocuklarının halinin belki farkına bile varmadılar. Bilgisayar oynarken ihmal ettikleri 22 aylık oğulları ile 11 aylık kızları ciddi şekilde kilo kaybetmiş, çeşitli organlarında enfeksiyon zuhur etmişti. Haklarında çocuk ihmalinden ötürü dava açılan çift, 12’şer yıl hapisle cezalandırılabilecek.
Dünyanın farklı coğrafyalarına dair benzer haberler daha önce de karşımıza çıkmıştı. Romanya’da 9 gün 9 gece bilgisayar oyunu oynayan 14 yaşındaki bir genç, yorgunluktan hastanelik olmuştu. Hong Kong’da 12 saat ‘Diablo 2’ adlı bilgisayar oyununun başından kalkmayan bir çocuk, sanal şeytanı yok edeyim derken hayatını kaybetmişti ki bu oyun Türkiye’de de oldukça popüler. Hong Kong’da daha önce de ‘Counter Strike’ oynayan bir genç, bilgisayar karşısında ölü bulunmuştu. Güney Kore’nin Seul şehrinde 38 yaşındaki bir Koreli, aralıksız oyun oynamış, onuncu günde ekran karşısında fenalaşmış ve kurtarılamamıştı… Eğlence amaçlı oturdukları halde saatlerini oyun başında geçiren bu örneklerde; sara hastalığı gibi bir krize maruz kalındığı tahmin ediliyor.
Farklı coğrafyalardan, yaşlardan benzer örnekleri çeşitlendirmek mümkün. ‘Oyun bağımlılığı’ ifadesiyle literatüre geçen bu saplantının bir benzeri de internete karşı geliştiriliyor. Teknolojinin bize sunduğu sevimsiz iki hediye; ‘internet bağımlılığı’ ve ‘oyun bağımlılığı’ yani özetle bilgisayar bağımlılığı. Benzer belirtiler görülüp, hemen hemen aynı tedavi yöntemleri kullanılsa da Amerikan Hastanesi’nde görevli uzman psikolog Aslı Akkan ikisi arasındaki farka dikkat çekiyor: “İnternet bağımlılığının bir sürü sebebi var. Kimi anti sosyal olduğu için geçer internet başına, kimi kumara ulaşmak ister, kiminin ise zamanı o kadar çoktur ki sörf yapar. Oyun bağımlılığında ise özellikle karakter yaratılanlarda, kişi gerçeklikten kopmak ister. Böylece, oynadığı oyun sayesinde kendini yeni bir karakterle özdeşleştirerek farklı bir gerçekliğe teslim olur.”
Dünyanın en yoğun ‘internet nüfusuna’ sahip Amerika’da bu hastalığın belirtisi ziyadesiyle gün yüzüne çıkmış. Öyle ki ülkede bilgisayar bağımlıları için birçok rehabilitasyon merkezi kurulmuş. Bu merkezlerde, gününün büyük bölümünü internette geçirdiği için kendini iyi hissetmeyen bilgisayar kullanıcılarına psikolojik danışmanlık hizmeti veriliyor. Bazı Uzakdoğu ülkeleri, internet kullanımını kısıtlamak amacıyla yasalar çıkarıyor, internet üzerinden oynanan oyunların belli bir süre sonra kendi kendine kapanması için uygulamalar gerçekleştiriliyor. İnternet bağımlılarını rehabilite eden merkezlere devlet desteği sağlanıyor.