XIX. YÜZYIL SİYASİ OLAYLARI
A. XIX. Yüzyılda Osmanlı Devleti'nin Durumu
Osmanlı İmparatorluğu XIX. yüzyılda gücünü ta­mamen kaybetmiştir. Kendi varlığını kendi gücüyle koruma imkanını kaybetti. Bu nedenle çeşitli devlet­lerle sürekli değişen ittifaklar içine girdi. Çağın güçlü devletleri de Osmanlı toprakları üzerinde çeşitli pazarlıklar yapmaktaydılar.
Rusya; XVIII. yüzyılda olduğu gibi, Boğazlar ve Balkanlar yoluyla sıcak denizlere inme idealindeydi. İngiltere; Uzak Doğudaki sömürgelerine giden yolları, yani Doğu Akdeniz'i ele geçirme amacındadır.
Fran­sa ise İngiltere'yi güçsüz düşürmek amacıyla Mısır'ı almak istemektedir.
Bu üç devlet arasındaki çıkar çatışmaları Osman­lı İmparatorluğunun varlığını korumasında etkili oldu. Herhangi bir saldırı anında çıkarları elden giden dev­letler Osmanlı Devleti'nin yanında yer aldılar.
B. Osmanlı-Fransız-İngiliz-Rus İlişkileri (1800-1806)
Napolyon'un Mısır'a saldırması üzerine İngiltere ve Rusya Osmanlı Devleti'ne yardım ettiler, Mısır'da Osmanlı Devleti'ne geri verildi. Buna rağmen Ruslar Fransız tehlikesinin devam ettiğini iddia ederek işgal ettikleri yedi Ege adasını boşaltmadılar.
Napolyon'un imparator olmasından sonra Fran­sa'ya karşı İngiltere, Rusya, Prusya ve Avusturya arasında savaş başlayınca geleneksel Osmanlı-Fransız dostluğu yeniden başladı. Rusya ise yedi Ege adasında, Mora, Sırbistan, Eflâk ve Buğdan'da halkı isyana kışkırtmaktaydı. Bu kışkırtmalar sonunda 1804'de Sırplar ayaklandılar. Eflâk ve Boğdan beylerinin de isyana hazırlandıkları öğrenilince bu iki bey görevlerinden alındı. Boğazlar da Ruslara kapa­tıldı. İngiliz ve Rus elçilerinin istekleri reddedilince Ruslar Dinyester'i geçerek Eflâk ve Boğdan'a girdi­ler. Bunun üzerine Rusya'ya savaş ilân edildi.
C. Osmanlı-Rus Savası ve Bükreş Antlaşması (1806-1812)
Osmanlı-Rus Savaşı'nın başlaması üzerine İngiliz donanması İstanbul'a geldi (1807). Babıâli'ye ültima­tom vererek Ruslarla anlaşılmasını, Eflâk ve Boğdan beylerinin tekrar atanmalarını, Fransa sefirinin İstan­bul'dan çıkarılmasını istediler. Eflâk ve Boğdan bey­leri yeniden atandı. Fakat Fransız elçisi İstanbul'dan çıkarılmadı. Rusların Eflak ve Boğdan'ı işgal etmesi üzerine İngiliz donanması geri döndü. Çanakkale Boğazı'ndan geçerken kayıp veren İngilizler İskenderi­ye'ye saldırdılar. Fakat Mısır valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa, İngilizleri Mısır'dan çıkardı.
Ruslarla savaşın devam ettiği sırada Napolyon Tilsit'te Rus Çarıyla görüşerek antlaşma yaptı (1807). İstanbul'da III. Selim tahttan indirilerek IV. Mustafa padişah yapıldı. Alemdar'ın İstanbul'a gelişiyle IV. Mustafa'nın yerine II. Mahmut padişah oldu (1808).
Napolyon ise Rus çarı ile Efrut'ta görüşerek Eflâk-Boğdan'ın işgalini kabul etti (1809). Napol­yon'un bu iki yüzlü siyaseti Osmanlı-Rus savaşını ye­niden başlattı. Bir süre sonra Napolyon'un Rusya ile arası açılınca Napolyon, Rus seferine devam edilme­sini istedi. Fakat Osmanlı Devleti Napolyon'un iki yüzlü siyasetinden rahatsız olduğundan Ruslarla ba­rış yapmayı tercih etti.
Ruslarla Bükreş Antlaşması yapıldı (1812):
1) Eflâk ve Boğdan Osmanlı Devleti'ne geri veril­di.
2) Prut ırmağı sınır kabul edildi.
3) Anadolu'da sınır savaştan önceki duruma geti­rildi.
4) Sırbistan'a imtiyaz verilmesi kabul edildi.
* Bu anlaşmayla Osmanlı Devleti ilk defa bir topluma milliyetçilik hareketlerinin sonunda imti­yaz veriyordu.
D. III. Selim'in Tahttan İndirilmesi (1807)
III. Selim'in giriştiği Nizam-ı Cedit ıslahatı yeniçe­rilerin ve çıkarları elden giden çevrelerin işine gelme­di. Osmanlı-Rus Savaşı dolayısıyla ordunun Tuna boylarına gitmesinden yararlanan muhalifler Şeyhü­lislâm Ataullah Efendi ve sadrazam kaymakamı Köse Musa Paşa başta olduğu halde harekete geçtiler. Boğaziçi’ndeki topçu yamaklarına Nizam-ı Cedit elbisesi giydirilmesi konusunu istismar ederek isyan çıkardı­lar. Kabakçı Mustafa İsyanı adıyla tarihe geçen is­yan sonunda III. Selim tahttan indirildi. IV. Mustafa padişah oldu (1807).
E. II. Mahmut'un Padişah Olması (1808)
IV. Mustafa'nın padişah olmasıyla yönetim Ka­bakçı Mustafa ve adamlarının eline geçti. Nizam-ı Cedit ocağı kaldırıldı, taraftarları izlendi. III. Selim devrinde yapılan ıslahatlar bir anda yok edildi.Nizam-ı Cedit taraftarları ise Rusçuk ayanı Alem­dar Mustafa Paşa'nın yanına gittiler. III. Selim tarafta­rı olan Alemdar, III. Selim'i yeniden hükümdar yap­mak amacıyla İstanbul'a yürüdü. Alemdar'ın İstanbul'a gelmesiyle önce Kabakçı Mustafa ortadan kaldırıldı. Nizam-ı Cedit taraftarlarının saraya saldır­ması üzerine IV. Mustafa, III. Selim'i öldürttü. Bunun üzerine Alemdar Mustafa Paşa, IV. Mustafa'yı taht­tan indirerek II. Mahmut'u padişah yaptı (1808).
F. Alemdar Mustafa Paşa Dönemi
II. Mahmut kendisine sadrazam olarak Alemdar Mustafa Paşa'yı seçti. Alemdar Mustafa Paşa yöneti­me egemen oldu.
• Nizam-ı Cedit taraftarlarını işbaşına getirerek yenilik hareketlerini başlattı.
• III. Selim'in ölümünde etkili olan kişiler ceza­landırıldı.
• Olaylara karışan ulema İstanbul'dan sürüldü.
• İstanbul'un asayişi sağlandı.
• Sened-i İttifak (1808)
XIX. Yüzyıl başında Anadolu ve Rumeli'de ayan­lar türemişti. Alemdar sarsılan devlet düzenini yeni­den kurabilmek amacıyla bütün ayanları İstanbul'da topladı. Ayanların ve devlet adamlarının katılımıyla büyük bir toplantı yapıldı. Yapılan görüşmeler sonun­da hükümet ile ayanlar arasında "Sened-i İttifak" yapıldı (1808).
1) Devlet, ayanların varlığını kabul etti.
2) Ayanlar devlet otoritesini kabul edecekler, veri­len emirlere uyacaklardı.
3) Ayanlar yapılan ıslahatlara bağlı kalacaklardı.
4) Ayanlar kendi bölgelerindeki halka adaletli davranacaklardı.
5) İstanbul'da isyan çıkaracak olursa ayanlar, İs­tanbul'a gelerek isyanı bastıracaklardı.
Önemi:
1) Sened-i İttifak, Osmanlı tarihinde başka örneği olmayan bir belgedir.
2) Osmanlı Devleti ayanların varlıklarını tanıyarak onları hukuki hale getirmiştir.
3) Bu belge, Osmanlı Devleti'nin ayanlara söz geçiremeyecek kadar zayıf duruma düştüğünü göstermektedir.
4) Osmanlı tarihinde ilk defa padişah kendi otori­tesi dışında bir güç olarak ayanları kabul et­miştir.
• Alemdar, Nizam-ı Cedit'in yerine Sekban-ı Ce­dit adlı yeni bir ocak kurdu.
• Yeniçeri Ocağı ıslah edilerek eğitim yapmaları sağlandı.
• Birçok kimsenin geçim kaynağı olan ulufe alım satımı yasaklandı.
Alemdar Mustafa Paşa'nın sadrazamlığı ancak dört ay sürdü. Kendisinin ve etrafındaki kişilerin olumsuz davranışları halk üzerindeki etkinliğini azalt­tı. Yenilik hareketleri sonunda çıkarları bozulan Yeni­çeriler aleyhte faaliyetlere başladılar. Padişah da Se­ned-i İttifak'tan dolayı kendisine cephe aldı. Sonuçta Yeniçeriler ayaklanarak Alemdar'ın ölümüne neden oldular. İsyancılar IV. Mustafa'yı padişah yapmak is­tedilerse de II. Mahmut onu öldürttü. Bunun üzerine Yeniçeriler Sekban-ı Cedit'in kaldırılmasını istediler. Bu isteğin kabulüyle isyan sona erdi.
G. Osmanlı İmparatorluğunda Milliyetçilik Ha­reketleri
Fransız İhtilâli'nin sonucunda ortaya çıkan milliyetçilik akımı XIX. yüzyılda Osmanlı ülkesinde etkili oldu. Özellikle Balkanlarda bağımsızlık amacıyla is­yanlar çıktı. Bu isyanların başlamasında,
• Milliyetçilik akımı,
• Rusların Balkanlardaki halkı kışkırtmaları,
• Mahalli yöneticilerin halka karşı yanlış politikalar uygulamaları,
• Bazı toprakların savaşlar sırasında el değiştirmesi,
• Balkanlardaki bir kısım toprakların savaş alanı du­rumuna gelmesi,
• Merkezi otoritenin sarsılması etkili olmuştur.
1. Sırp İsyanı (1804):
Fatih zamanında Osmanlı topraklarına katılan Sırbistan halkına din ve mezhep özgürlüğü verilmişti. XIX. yüzyılda milliyetçilik düşüncesi etkisiyle ilk ayak­lanan toplum Sırplar olmuştur. Sırpların isyan etme­lerinde şunlar etkili olmuştur.
• Osmanlı-Avusturya-Rusya savaşları dolayısıyla Sırbistan topraklarının sık sık istilaya uğraması.
• Yeniçeri kodamanlarının halka zulmetmeleri.
• Fransız İhtilâli'nin yaydığı milliyetçilik düşüncesi.
• Rusya ve Avusturya'nın yaptığı propagandalar.
Sırplar Kara Yorgi liderliğinde 1804 yılında ayak­landılar. Ayaklanmanın bastırılacağı sırada 1806'da Osmanlı-Rus savaşı başladı. 1812'de yapılan Bükreş Antlaşması'nda Sırplara imtiyazlar verilmesi şeklinde bir madde yer aldı. Bundan yararlanan Kara Yorgi Sırpların bağımsızlığını istedi. Bunun üzerine Os­manlı Devleti Sırbistan'a müdahele ederek isyanı bastırdı. Kara Yorgi Avusturya'ya kaçtı. Bir süre son­ra Miloş Obronoviç isimli bir domuz tüccarı Sırpların başına geçerek isyan etti. Osmanlı Devleti, Rus­ya'nın olaya karışmasını engellemek amacıyla Miloş'u Sırbistan prensi olarak tanıdı. Böylece Osmanlı Devleti'ne bağlı Sırbistan prensliği kuruldu.
* Sırbistan, 1830 yılında Osmanlı Devleti'ne bağlı, fakat iç işlerinde serbest duruma geldi. 1878 yılında bağımsızlığını elde etti.
2. Yunan İsyanı
Osmanlı Devleti içinde yaşayan unsurların en im­tiyazlısı "Rum”lardı. Sanat, ticaret ve özellikle gemicilikle uğraşmaktaydılar. Ruslarla kurulan münasebet­lerle Rumlarda bağımsızlık şuuru gelişmeye başladı. 1768'de Rus donanmasının Mora sularına gelmesi üzerine Rumlar isyan ettiler. Ticaret yoluyla çok zen­ginleşen Rumlar açtıkları okullarda ihtilâl fikirlerini yaymaya başladılar.
Yunanlıların isyan etmelerinde;
• Ticaret sayesinde zenginleşmeleri,
• Milliyetçilik akımının yayılması,
• Rum aydınlarının bağımsızlık için çalışmaları,
• Avrupalı aydınların çalışmaları: Avrupa aydınları ulaşılan bilim ve teknik seviyesinin temelinde Anti­kite denilen Yunan kültürünün olduğunu düşünü­yorlardı. Bu nedenle Rumlara sempati duyan Av­rupalı aydınlar Türkler aleyhinde yazılar yazıyorlardı.
• Etniki Eterya Cemiyeti'nin kurulması: Etniki Eterya 1814 yılında Odesa'da kuruldu. Cemiyetin amacı İstanbul başkent olmak üzere Bizans İmparatorlu-ğu'nu kurmaktı. İlk amaçları Yunan devletinin ku­rulmasıydı.
• Tepedelenli Ali Paşa'nın isyanı: Etniki Eterya, Mo­ra Rumlarını ayaklanacak duruma getirdi. Ancak bu sırada Yanya valisi olan Tepedelenli Ali Paşa, Rumlara göz açtırmıyordu. Tepedelenli'nin İstan­bul'la arasının açılması ve isyan etmesi Rumların işine yaradı.
a) Eflâk İsyanı: Yunanlılar ilk defa Eflâk'da isyan ettiler. İsyanın lideri Aleksandr İpsilanti isyanı Mora yerine Eflâk'ta başlatmakla:
• Rusya'nın yardımını sağlamayı,
• Eflak-Boğdan halkının desteğini almayı
• Diğer Ortodoks toplumlarında desteğini alarak Bal­kanlarda genel bir ayaklanma çıkarmayı amaçlamıştı.
Aleksandır İpsilanti 1820'de Eflâk'ta isyanı başlattı. Uzun yıllardan beri Voyvodalık yapan Rumların bas­kısından dolayı onları sevmeyen Eflâk halkı destek vermeyince İpsilanti başarılı olamadı.
b) Mora İsyanı: 1821 yılında isyan Mora'da baş­ladı. Yunanlılar köylerde görülmedik zulümler yaptı­lar. Osmanlı Devleti'nin bu sırada Tepedelenli Ali Pa­şa ile uğraşması Mora isyanının gelişmesine neden oldu.
Avrupalılar Yunan isyanını büyük bir sevgiyle kar­şıladılar. Rumlara para ve malzeme yardımı yaptılar.